Coğrafya , Sosyal Yaşam ve Turizm

Köyümüzle ilgili olarak muhtelif topoğrafik çalışmalar da yapmış bulunmaktayım. Bazı yer ve mahalle isimleri hâlâ eski isimleriyle kullanılmaktadır. Mevcut tapu kayıtlarında da bu isimler geçmektedir. Bu yer ve mahalle isimlerinin unutulmadan genç kuşaklara aktarılabilmesi amacıyla Ek-22’deki haritayı oluşturdum. Bu harita üzerinde eski veya yeni yer ve mahalle isimlerini bulabilirsiniz (Ek-22 ve Ek-23). Köyümüzde cumhuriyet öncesi yaşam alanları ile ekilip biçilen coğrafi bölgelerin eski isimlerini Ek-26’da bulabilirsiniz.

Yine genç kuşaklara aktarmak üzere çalışmaları Orhan Karakullukçu tarafından başlatılan ve bizlerin katkılarıyla geliştirilen Torul ilçesi, Uğurtaşı köyü ve çevresinde kullanılan bazı yerel kelime, deyiş ve manileri “Kültür” üst başlığı altında bulabilirsiniz. Kültür bölümünde bulabileceğiniz bir başka bilgi de Osmanlı’da ve cumhuriyetin ilk dönemindeki ay adlarıdır.(Ek-34)

Uğurtaşı köyünü yapısal anlamda incelediğimizde eski döneminde ortalama Osmanlı medeniyet seviyesiyle aynı düzeyde veya üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. Bunda farklı kültürlerin bir arada yaşamasının getirileri olduğu kanısındayım. İnşa tarihleri tam olarak bilinmemekle birlikte oldukça güzel yapılmış kemer köprülerden bazıları (en az 200-300 yıllık) hâlâ dimdik ayakta durmaktadır. Uğurtaşı okulları, camisi, kiliseleri, taş kemerli çeşmeleri, konakları ve evleri ile 300-400 hane ve iki binin üzerinde nüfusuyla büyük bir yerleşim merkeziydi.

Köyün çok kalabalık olduğu dönemlerde (1650-1900) kitabın giriş bölümünde bahsi geçen muhtelif meslek gruplarına ait dükkânlar mevcuttu. Köyden göçlerin başlamasıyla azalan nüfus karşılığı, bu dükkânlar tek tek kapanmıştır. Ömrü en çok süren ise her zaman olduğu gibi perakende sektörünü temsil eden bakkal dükkânlarıdır. Köyümüzde her daim üretilen ve satılabilen/becayiş yapılan ise hayvansal gıdalardır. Et ve süt ürünleri her zaman para getirmiştir. Yine o zaman için para eden hayvan postları ve yün, diğer değerli ürünlerimizdi. Hububat ekimi ile kendi tüketimi olan un ve mamulleri karşılanırdı. Satılacak kadar arpa, çavdar veya buğday hiçbir dönemde üretilmemiştir. Yine sebze ve meyve köyün tüketimi için yeterli olmuştur. En çok üretilen ve aynı zamanda lezzetli olanlar patates, fasulye ve lahanadır. Köyde üretilmeyen ama ihtiyaç olan ne varsa özellikle yaz aylarında Trabzon’dan gelip Erzurum’a devam eden (veya tersi yönde) kervanlardan (Evlerde kullanılan kap kacak ve kumaş ihtiyaçları vb.) para veya becayiş ile karşılanmıştır. Bu ihtiyaçlar, kervanların yanı sıra Gümüşhane/Torul ve Trabzon/Maçka’ya gidiş gelişlerle de karşılanırdı. Cumhuriyet döneminde ise azalan nüfus sebebi ile sadece bir kahvehane ve kısa süreliğine bir bakkal açık kalmıştır.

Ulaşımda kağnı ve at arabaları kullanılmaktaydı. Kullanılan yolların kalıntıları hâlâ mevcuttur. Bu yollar muhtemelen savaş yıllarında askeri mühimmat taşımak için de kullanılmıştır.

Yıkılmış olan yapılar (ev, okul, konak) incelendiğinde su ve kanalizasyon hatlarının bulunduğu tespit edilmektedir. İçme suyu hatlarında bakır borular kullanılmıştır. Pişmiş topraktan yapılan ve künk adı verilen borular ise yine içme suyu ve pis su hattı olarak kullanıldı. Bağ ve bahçeler çok uzak mesafelerden eş yükseklik eğrileri kullanılarak yapılan evlek sistemi ile suya kavuşmuştur. Aşağıköy ve Uğurtaşı merkeze hizmet eden evlek sistemi hâlâ mevcudiyetini sürdürmektedir. Emir Mahallesi’nde Pere üzerinden gelen evlek ise bugün işlevini kaybetmiştir. Uğurtaşı köyü su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Her noktasında bulunan göze ve çeşmeleri ile içme suyu ihtiyacı yürüme mesafesinde karşılanabilir. Özellikle cumhuriyet sonrasında hayırsever köy sakinlerinin yaptırmış olduğu çeşmeler köyün bütün yamaç ve dağlarında su sorununu çözmüştür (Ek-17, Ek-22).

Köyümüz bitki örtüsü bakımından da oldukça zengindir. Özellikle ilkbahar ve yazın başlangıcında çok zengin çiçek örtüsü ile bütün köy bir çiçek bahçesi görünümü kazanmaktadır. (Albüm) Köyün bitki örtüsü özellikle 1950’den sonra güçlenmeye ve büyümeye başlamıştır. Eskiden çalılık formunda olan bölgeler bugün ormanlık haline gelmiştir. Bunda iki sebep etken olmuştur. Birincisi 1950’den sonra artan göçler neticesi köyde yaşamını devam ettirenlerin sayısındaki azalmadır. Çünkü artık bitki örtüsü eskisi gibi kullanılmamaktadır. İkincisi ise köyümüzde keçi besiciliğinin terk edilmesidir.

Genç kuşaklardan buraya ziyarete geleceklere rehberlik etmesi bakımından günü birlik gezi yapabilecekleri bazı yerlerin isimlerini yazmak isterim. Sırasıyla Sümela Manastırı, Zigana Dağı Tesisleri, Limni Gölü, Sanat Güneş Evi, Karaca Mağarası, Camiboğazı, Çakıl Göl, İmara Antik Kenti, Santa Antik Kenti ve Süleymaniye Mahallesi (Eski Gümüşhane).

Süleymaniye Mahallesi, geçmişte 3 kültüre ve 3 inanca aynı zaman diliminde ev sahipliği yapmış, inanç ve kültür değerleri açısından 3 milletin tarihsel hatıralarına şahitlik etmiş mekândır. Türkler, Rumlar ve Ermeniler bir arada uzun yıllar/asırlar bir arada yaşamayı başarmışlardır. Bu özelliği ile dünya milletler tarihinde eşine çok az rastlanan bir geçmişi vardır. Bugünkü şehir merkezine olan yakınlığı ise bu bölgenin yoğun katılımlı turizme kazandırılmasını kolaylaştıran bir fırsattır.

3 kültür ve 3 inanca aynı zamanda ev sahipliği yapan diğer yerler ise Santa Antik Harabeleri ve İmera Antik Kenti’dir. Karaca Mağarası ise büyüklüğü ve derinliği (256 metre) ile Türkiye’nin önemli mağaraları arasındadır. Sarkıt, dikit, sütun, bayrak ve perde damlataşları ile damlataş havuzları büyük boyutlara ulaşmıştır. Kültür bölümünde Gümüşhane’de gezilecek görülecek yerlerin daha geniş bir listesini bulabilirsiniz.

Köyümüzün bir diğer özelliği de etrafında bulunan yaylalar ve bu yaylalarda düzenlenen şenliklerdir. Kuşburnu-Pestil Kültür ve Turizm Festivali 24-27 Temmuz, Gümüşhane; Kadırga Yayla Şenliği 16-17 Temmuz, Kürtün-Kazıkbeli Yayla Şenliği 18-19 Temmuz, Kürtün-Taşköprü Kültür ve Yayla Şenliği 19 Temmuz, Yağmurdere-Yeni Yayla (Santa) Şenlikleri 26 Temmuz, Arsin ve Ayeser Yayla Şenlikleri Torul sınırları içerisinde düzenlenmektedir. Kültür bölümünde “Gümüşhane Yaylaları ve Yayla Şenlikleri Takvimi”nin detaylarını görebilirsiniz. Köy sınırları içerisinde bulunan yaylalardan bazıları Öküzyatağı, Kolat, Kaskarın Düzü, Binnat Yurdu ve Ayeser’dir. Yaylalarımızın tümünün irtifası 2.000 m ve üzerindedir. Bazıları 2.500 m civarındadır. Yaylalarımız hayvan besiciliğine uygun olup Osmanlı’dan beri kullanılmaktadır. Sürüler halinde yapılmakta olan büyükbaş ve küçükbaş hayvan besiciliği yöre halkının başlıca geçim kaynağını oluşturmaktadır. Yaylalarımızda bulunan zengin çiçek florası arıcılığa uygun olup yöre için ikinci geçim kaynağıdır. Yaylalarımızın diğer bir yönü de eskiden beri süre gelen yayla şenlikleridir. Bize yakın olan Ayeser Yayla Şenlikleri’nin ilk yapıldığı tarih bilinmemekle birlikte Osmanlı’dan beri gerçekleştirilmektedir. Bazı Rum kaynaklardan elde ettiğim belgelerde de Ayeser şenliklerinin çok eskiden beri yapıldığı belirtiliyor. Türkler ve Rumlar bu şenliklere beraber katılıyor, beraber eğleniyorlardı. O zaman da şenliklerde silah kullanıldığı, kız kaçırma olaylarının yaşandığı ve bu yüzden bazı şenliklerin kavgayla bittiğinden bahsedilmektedir. İletişim ve ulaşım olanaklarının süratle gelişimi bu şenliklerin devamına ve zenginliğine sekte vurmuştur. Senede bir defa kurulan yayla şenlik bölgesindeki pazarlar eski cazibesini yitirmiştir. Eski zamanlarda, bu pazarlarda her köy kendi üretimini satışa sunarken, şehirden gelen satıcıların getirmiş olduğu fabrika ve teknoloji ürünü malzemelerden ihtiyacı olanlar alabiliyor. Artık her gün her yere ulaşılabildiği için şenliklerin bu işlevi cazibesini yitirmiştir. Şenliklerin eğlence yanı ise azalarak da olsa işlevini sürdürmektedir. Televizyonların yayına başlamadığı ve hatta radyo yayınlarının her yere ulaşamadığı dönemlerde bu şenlikler tüm yöre halkının beklediği eğlence olanağıydı. Herkes iyi ve temiz kıyafetini giyer gruplar halinde Ayeser şenliklerine giderdi. Daha yolda eğlence kemençe ve horon halayları ile başlardı. Ayeser’e Trabzon, Maçka, Tonya ve Gümüşhane İkisu, Mescitli (Beşkilise) dâhil birçok köy ve kasabadan insanlar gruplar halinde gelirlerdi. Burada yemekler yenir, horon oynanır ve alışveriş yapılırdı. Rakı ve tabanca atışları eski şenliklerin ayrılmaz ikilisiydi. Bugün bu şenlikler Torul Belediye Başkanı’nın himayesinde yapılmaya devam etse de pek rağbet görmemektedir. Bölgemize 40–50 km uzak olsa da Kadırga Şenlikleri hâlâ aktif bir şekilde devam etmektedir. Bu şenliklere katılarak hem eskiye özlemimizi giderir hem de ananelerimizin devamını sağlayabiliriz.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İNTİKAL EDEN RİVAYETLER :

Aşağıköy Kilisesi bir dönem han olarak kullanılmıştır. Han sahibi Maçka’dan gelip İstavri’ye yerleşen Salih isimli bir Türkmüş. Han sahibinin 1750 yılında evlenme çağında üç oğlu vardır. Çocuklar Hristiyan bir ailenin üç kızı ile evlenmek ister ama kızların babası Müslüman olmaları sebebi ile vermek istemez. Bir kavga sırasında kızların babası ölür. Bu duruma üzülen Salih Efendi yetim kızları oğulları ile evlendirir ve işletmeyi devam ettirir.

Çevre köylerle kurulan ilişkiler çerçevesinde 1940’lı yılların sonu veya 1950’li yılların başında Nanak’a (Evliya) yapılan ziyaretten bahsetmek isterim. O yıl belki de otuzdan fazla kişi hep beraber köyden yürüyerek oraya gitmiş ve gelmiştir. O dönemde Nanak’ta bulunan bir kilisenin minberinde mi minberin altındaki toprağında mı bir keramet olduğuna inanılırdı. Bu gelenek Rumlardan beri var olan bir özelliktir. Her ne tür rahatsızlığınız olursa olsun minber bölgesinde bir süre yattığınız zaman şifa bulacağınıza inanılırdı. Ben şifa bulan bir isim duymasam da geçmişte yaşanan bu hikâyeyi yazmak istedim.

KÖYÜMÜZ YERLEŞİKLERİN ÇEVRE KÖYLERLE KURDUKLARI AİLE BAĞLARI

Geçmişte Rumlarla yapılan evliliklerin yanında Yağlıdere, İstilos, Ayliya, Harava ve Maçka gibi diğer çevre yerleşimlerle de muhtelif evlilikler yapılmıştır. Gümüşhane merkeze bağlı, birbirine yakın üç köyle ilişkilerimiz olmuştur. Bunlar Hacıemin/Türkmenli, Yeşilyurt/Kozana ve Yeşildere/Haşeratka’dır. Haşeratkalılar bizim köyde kendi adları ile anılan yaylamızda yaylacılık yapmışlardır. Hemen bitişik mahalle Kozana/Yeşilyurtlu Adil Sever de bizim köyden Emiroğlu Ayşe (d. 1916) ile evlenmiştir. Rasim Karakullukçu kızı Samime de (d. 1931)Kozana/Yeşilyurt’a gelin giderek Hacıemin’e yerleşmiştir.

Kısaca, köyümüz sakinlerinin çevre köylerimizle de akrabalık bağlarının olduğunu bilmeliyiz. Bu konu kimlikler bazında ayrıca detaylandırılabilir. Benim bulabildiklerimin bir özetini Ek-31’de bulabilirsiniz.

Uğurtaşı Köy Kitabı
Cahit Karakullukçu'nun Uğurtaşı kitabını indirmek için tıklayınız.

Detay
Soy Ağaçları
Uğurtaşı köyünde yaşayan Türk sülalelerinin soy ağaçlarını inceleyebilirsinizDetay
Foto Galeri
Uğurtaşı köyü fotoğraflarını görüntülemek için tıklayınızDetay