Osmanlı Dönemi Su değirmenleri

Su değirmenleri genelde onu işletenlerin (Aynı zamanda sahibidir.) adları ile anılırlar. Değirmenler temel bir ihtiyacı karşılamaya yönelik mekânlar olsalar da değirmene geliş-gidiş, değirmende bekleme ve elde edilen ürünlerin kullanımı aşamasında yapılan uygulamalar ile geleneksel kültürde önemli bir yere sahiptir. Geleneksel uygulamada her değirmende bir değirmenci bulunmaktadır. Bu değirmenci ya o değirmenin sahibi ya da değirmen sahibi tarafından tutulan kişidir. Değirmene getirilen ürünlerin tamamı değirmenci tarafından öğütülmekte, ürün sahipleri öğütme işine karışmamaktadır. Değirmenci yaptığı bu iş karşılığında elde edilen unlardan belirli bir hak almaktadır. Değirmencinin aldığı bu hakka gebiç denir. Gebiç ölçümü için Kabis (tahmini 1 litre) denilen ölçü kapları kullanılırdı. Bu değirmenlerden yıkıntıları kalanlardan bazılarının adlarını aşağıda bulacaksınız. Bunların içerisinde hâlâ az bir bakımla çalışabilecek durumda olan Vayo'nun altında Mahmut Öztürk'ün işlettiği değirmen, Andrea'nın Değirmeni adıyla da bilinmektedir.

Monomatlı kemer köprü ayağında bulunan değirmen, Sabri Karakullukçu tarafından Cumhuriyetten önce Monomatlı papazı ile ortak işletilmiş olup, sonrasında tek sahibi olarak işletilmiştir. Bugün Monomatlı köprü ayaklarının yakınında değirmenin bazı taşları bulunmaktadır.

Aşağıköy’de Filbo’daki değirmen. Yine Aşağıköy’de köprü yakındaki değirmen, Parakeva’nın Değirmeni adıyla bilinmektedir.

Uğurtaşı Köy Kitabı
Cahit Karakullukçu'nun Uğurtaşı kitabını indirmek için tıklayınız.

Detay
Soy Ağaçları
Uğurtaşı köyünde yaşayan Türk sülalelerinin soy ağaçlarını inceleyebilirsinizDetay
Foto Galeri
Uğurtaşı köyü fotoğraflarını görüntülemek için tıklayınızDetay