Köyümüz su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Yaylalar da dâhil köyün her noktasında bir su kaynağına ulaşmak mümkündür. 1.500 kotundan 2.500’e kadar her yükseklikte tatlı su kaynağı bulunmaktadır. Su kaynaklarımızdan çıkan suyun sıcaklığı yaz kış arası 3 ila 10 derece arasında değişmektedir.
Çeşmelerin kaynakları eski olmakla beraber, cumhuriyet öncesi yapılmış olanlar daha çok yerleşim yerlerindedir. Bu yerleşim alanları mübadele sonrası terk edilmiş olduğundan çoğu yıkılmıştır. Hâlâ ayakta kalanları “Fotoğraflar” bölümünde görelebilirsiniz. Bilindiği üzere eski zamanlarda içme veya kullanma suları evlerimizin içlerine kadar ulaşmazdı. Her mahallede bir veya iki çeşme olur, herkes o çeşmelerden kovalarla evlerine su taşırdı. Çok su gerektiren bazı işler ise çeşme başında veya dere kenarlarında yapılırdı. Bununla beraber belirtmek isterim ki mübadele öncesi özellikle Monomatlı bölgesindeki bazı önemli evlere bakır borularla su çekilmişti. Panagioti Aseri ve papazın evi bunlardan bildiklerimizdir.
Osmanlı döneminde özellikle yerleşim yerleri dışındaki kaynakların çoğu göze, poğar, pınar halinde olup cumhuriyet döneminde köyümüz hayırseverleri tarafından çeşme olarak yaptırılmıştır. Köyümüz hayırseverleri tarafından yaptırılan bu çeşmelere yine köyümüz müteveffa veya yaşayan sakinlerinin adları verilmiştir. Bu çeşmelerden bazılarının yerlerini Ek-22’deki harita üzerinde görebilirsiniz.
Yeri gelmişken, su ile ilgili olması bakımından eskiden çamaşırların nasıl yıkandığından bahsetmek isterim. Eğer çamaşır miktarınız azsa çeşme başında veya evde elle yıkayabilirdiniz. Evlerde çamaşır yıkamak için ahşap çamaşır tekneleri kullanılırdı. Yıkanacak çamaşır miktarınız çoksa belirli günlerde hep beraber dere kenarına gidilirdi. Dere kenarına gidilen bu günlerde gırgır şamata çok olur, çamaşırlar yıkanırken yemek de yenir ve günün eğlenceli geçmesi sağlanırdı. Eskiden çamaşır yıkanırken günümüzde olduğu gibi deterjan yoktu. Çamaşır yıkarken temizleyici olarak arapsabunu, kül, kil gibi doğal maddeler kullanılırdı. Çamaşırlar kaynatılırken içine kesme şekerden biraz büyük yine doğal yollarla elde edilmiş firuze mavisi ‘’çivit’’ atılırdı. Arap sabunu veya rendelenmiş sabunla çamaşır kazanında kaynayan sararmış çamaşırlar çividin verdiği renkle maviye bakan bir beyazlık kazanırdı. Bazı kalın çamaşırlar ise çamaşır teknesine konan çamaşır taşının üzerinde veya dere kenarındaki taşların üzerinde çamaşır tokmağı ile dövülerek yıkanırdı.